Önceden hangisi sera hangisi hormonlu anlamazdım. Ancak artık ben de ayırt edebiliyorum. Domates seven bir arkadaşımızın, oldukça tanınmış bir marketten buram buram domates koktuğu için kanıp aldığı, ama daha sonrasında yemek için yıkadıktan sonrasında kokusunun gittiği domateslerden sonra memlekette kurulan köy pazarlarının kıymetini daha iyi anladım.
Bamyadan taze börülceye, barbunyada bibere, domatesten fasulyeye kadar tüm kışlık ihtiyacımın alışverişini yapıp öyle döndüm. Şimdi bunların keyfini sürüyorum. Her sabah kahvaltımı pembe domatesle, çıtır çıtır salatalıkla tamamlıyorum.
Dayımın aktar olmasından ise oldukça mutluyum, harika baharatlar keşfetme imkanım oldu.
En baştaki kırmızı olan safran, ortadaki tuz baharatı, soğanlı sarımsaklı, en sondaki ise kebap baharatı. Kokularını tahmin bile edemezsiniz. Ben bunları poşetlerken, turistlerin gelip geçerken kokularını içlerine bir çekişleri vardı ki sormayın. Değirmen dayımın hediyesi, arkadaki ise annemin köydeki evlerden birinde bulup benim için sakladığı antika bir kahve değirmeni. Bununla birlikte antika koleksiyonum da oldukça genişledi.
Bunların yanısıra meyveler de aldım.
Kaktüs bitkisinin meyvesi. Tadını trabzon hurmasına benzettiğimiz için eşim sever diyerek aldım. Ama pek tutmadı.
Sizi bilmem ama ben artık hazır yoğurtları pek yiyemiyorum. Anacak içine reçel falan döküp meyveli yoğurt şeklinde tüketebiliyorum. Tatile gitmeden önce süt alıp evde kendim yoğurt yapıyordum ama süte su karıştırdıkları için annemin evimiz de yapıp yedirdiği yoğurtlardan olmuyordu. Dönerken annemden damızlık yoğurt alıp dönmüştüm ve karşı komşumun köyden tanıdığı olup olmadığını sorunca da kayın validesinin köyden geleceğini ve süt getirebileceğini öğrenince çok mutlu oldum. Sütü pişirince aradaki farkı anladım hemen. Sütün üzeri sapsarı kaymak tutmuştu. Kaymağını alıp kahvaltı için sakladım ve sütü mayaladım. sonuç ise harika oldu. Katı bir yoğurt elde ettim.
Son olarak da dün bari bu kadar organik besleniyorken ekmeğimi de kendi yapayım dedim ve sıvadım kolları.
Biz beyaz undan yapılan ekmekler yerine, tam buğdaylı, kepekli ya da çavdarlı ekmekleri tüketiyoruz. Hem daha sağlıklı hem de daha lezzetli.
Malzemeler:
- 1-1/3 su bardağı ılık su
- 2 yemek kaşığı tereyağı
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 tane küp şeker
- 1 tatlı kaşığı kuru maya
- 3 su bardağı tam buğday unu
- 1 su bardağı beyaz un
- yarım su bardağı kepek unu
Hazırlanışı:
Önce suyun bir miktarıyla şeker ve mayayı mayalıyoruz. Önce sıvıları sonra katıları ekleyip, en son da kabaran mayayı ekleyip 30 dakika yoğuruyoruz. Botton kek kalıbımızı yağlayıp dibine birazcık irmik serpiyoruz. son olarak ekmeğimizi içine yerleştirip yarım saat dinlendirip pişiriyoruz. Tadı harikaydı.
Şimdiden afiyet olsun.
Herkese organik haftalar...
off off of:)))
YanıtlaSilbitirdiniz beni sabah sabah:)
aşıp aşıp gidesim geldi köylere organik besinlerden ellerimle toplamaya:))
çok güzel görünüyor her biri canım...
afiyetle tüket inşallaah...
sevgilerimle...
Teşekkür ederim Ayşegülcüm. Organik besinlere bir zamanlar burun kıvırırken şimdilerde yana döne arar olduk. Zamanın getirdikleri işte. Sevgilerle...
YanıtlaSilKöy gibisi yok,köy sütü,tereyağı,köy sebzesi velhasıl herşeyi bambaşka..
YanıtlaSilBenim de gelesim geldi köyüne :)
Sağlıkla,afiyetle yemek nasip olsun inşAllah..
Teşekkür ederim Zelihacım, götürelim seni de köyümüze:))
YanıtlaSilcanım pizza sosuna bakmaya geldım ama bulamadım ne güzel resımlemıssın her şey tadında ,doğal.sevgiler...
YanıtlaSilZeymurancım daha eklemedim en kısa zamanda ekleyeceğim.
YanıtlaSil