Uzun zaman olmuş, mevsim dönmüş, gün solmuş, yapraklar savrulmuş...
Huzur koşmuş, hayat coşmuş, mutluluk doğmuş...
Histerik gözyaşlarına uyandığım bir sabahta, akan damlaların bana ömrümün en mutlu haberini getireceğine hiç inanmazdım. Bu gözyaşlarıyla birlikte içimdeki kıpırdanan umutların yeniden yeşereceğini söyleseler asla kanmazdım. Ama büyük konuştum, tüm kalbimle yeniden inandım, tüm aklımla kandım.
Bu mutluluğun sebebi ise "Canım Kızım". Allah sağlıkla, mutlulukla kavuşabilmeyi nasip etsin bize.
Benden hayatın özeti bu kadar. Yedirip içirmeyi, süslü sofralar kurmayı, pişirip taşırmayı çok seven ben maalesef mutfak aşkımdan soğudum şu sıralar. Benim minik kızım, tamamıyle beni esir almış durumda. Ne yemek yapalım istiyor, ne de yemek yiyelim. Koca bir yazı tembellik yaparak geçirdik. Ancak ayılıyoruz.
Bu sofrayı işten kızlar için hazırladım. Tabi tek başıma değil. Sevgili Özen ve Nazan'ın da yardımıyla hoş sohbetli bir pazar kahvaltısı yaptık. Mevsimin cömertliğiyle soframızdaki herşeyin tamamına yakını organikti. Sabah önce buluşup pazar yollarına düştük, ardından pazardan aldığımız körpecik sebzelerle kendimize bir ziyafet çektik. Durumum sebebiyle çok özel tarifler yoktu. Sadece otlu peynirli poğaça bize eşlik etti.
Bizden haberler bu kadar. En kısa zamanda yeni tariflerle dönebilmeyi umut ediyorum. Musmutlu haftasonları...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder